NESNELERİN İNTERNETİNDE KİŞİSEL VERİ GÜVENLİĞİ SORUNU

Günümüz bilişim teknolojilerinin gelişme hızı dikkate alındığında gün geçmiyor ki yeni bir teknoloji, yeni bir uygulama ortaya çıkmasın. Bunun son günlerdeki en önemli örneğini de “Nesnelerin İnterneti” olarak adlandırılan iletişim ağı oluşturmaktadır. Nesnelerin interneti, en sade tabiri ile; yaşanılan çevrede var olan fiziksel bir çok nesnenin internete bağlanarak birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişimi ifade etmektedir. Burada nesnelerin de ne olduğunun üzerinde durulması gerekmektedir. Her türlü izleme cihazları, sensörler, biochipler veya erişim düzenekleri nesne olarak nitelendirilmektedir. Fiziksel ortamlardan akarak gelen yüksek miktardaki sensör verilerinin (data), yapılan değerlendirmelerin ardından bağlantılı olduğu diğer nesnelere, operatörlere veya ilgili kişilere iletilmesi ya da verinin sistemler yardımıyla işlenerek bir faaliyette bulunması sağlanmaktadır. Nesnelerin interneti, bireysel olarak(gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından) kullanıldığı gibi kurumsal olarak özellikle de kamu kurumları(devlet, belediyeler vs.) kullanılmaktadır. Akıllı şehir uygulamaları, akıllı çevre uygulamaları ve akıllı ev uygulamaları bunların en sık karşılaşılan örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tanımlardan da açıkça görüleceği şekliyle, nesnelerin internetinin kullanımında datalar(sensörler, biochipler başta olmak üzere), bireylerin tüm kişisel alanlarında var olmaktadır. Örnek vermek gerekirse;

Akıllı trafik sistemlerinde, trafikteki kişilerin konumlarını sürekli olarak merkezi bir sisteme iletmeleri sayesinde, sistem, kişilerin hareket bilgilerini analiz ederek, bölgedeki trafik yoğunluğunu, trafiğin akış hızını, belirli bir rota üzerinde tahmini varış süresini tespit edebilmekte olup birçok akıllı telefonda da buna yönelik uygulamalar bulunmaktadır.

Hal böyle olunca, bireylerin de kişisel özgürlük alanları gün geçtikçe daralmakta ve bu kadar kişisel gizlilik alanına girilmiş olduğundan kişilerin kişisel verilerinin gizliliği ve güvenliği de tehlikeye girmektedir. Bilişim hukuku kapsamında dahi, bireylerin kişisel verilerinin gizliliği ve güvenliği sorununun halen daha tam anlamıyla çözümlenmediği gerçeği karşısında gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta nesnelerin internetinin yarattığı güvenlik sorunu ve devamında da kişisel veri güvenliği sorununun nasıl halledileceği de ayrıca hukuksal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Aruba Networks ve HP Security Research’ın yayınladığı rapor Nesnelerin Interneti(IoT)’nin henüz güvenlik açısından büyük eksikleri olduğunu gösteriyor.

Bu durumda nesnelerin güvenliğini sağlamada ciddi protokoller ve ağ yönetim araçları gerekmektedir. Nesneler arasındaki iletişim kurulmadan önce bu cihazların sorgulanarak değerlendirilmesi, sonrasında ise sürekli dinamik olarak kontrol edilen bir iletişim ortamının kurulması güvenlik problemlerinin bir çoğunun önüne geçebileceği de bilimsel olarak kabul görmektedir. Yakın gelecekte hayatımızın büyük bir parçası haline gelecek “Nesnelerin İnterneti” için hem bilimsel hem hukuksal açıdan güvenlik konusunun şimdiden çözümlenmesi gerekmektedir.

Hukukun ve dolayısıyla da devletlerin ve devletler üstü kurumların hukuksal düzenlemelerinin hızla gelişen teknoloji ile senkronize bir şekilde geliştirilmesi bireysel ve toplumsal açıdan önemlidir.

Bahsetmiş olduğumuz temel hak, modern toplumda veri işleme faaliyetlerinin riskleri karşısında bireyin korunması için kişinin şahsına ait verileri üzerinde belirleme hakkını, güvence altına almaktadır.

Nesnelerin interneti uygulamalarında bilimsel olarak dahi güvenlik açıklarının tartışıldığı bir dönemde hukuksal olarak da gerekli düzenlemelerin yapılarak bireylerin ve toplumların bilgi güvenliklerinin de hukuksal koruma altına alınması gerekmektedir. Hızlı bir düzenleme gereksinimi karşısında öncelikli olarak devletler ve devletler üstü uluslararası kuruluşlar, yapacakları hukuksal düzenlemeye öncelikli olarak veri güvenliğinin de kişisel bir temel hak ve hürriyet olması karşısında gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gerekse de ülkelerin anayasaları ile gerekli iç hukuksal düzenlemeler ile bu durum güvence altına alınmalı ve korunmalıdır. Devamında yapılacak hukuksal düzenlemelerin ise uygulamada karşılaşılan sorunlar kapsamında bilişim hukuku alanında uzman hukukçuların da görüş ve bilgisine başvurularak yapılacağı bir gerçektir.

Bilişim ve teknoloji alanındaki her uygulamada olduğu gibi hukukun gelişen teknolojiye uyum sağlaması ve aynı hızla da gerekli hukuksal koruma ve düzenlemelerin de paralel olarak yapılması gerekmektedir.

Av. Şebnem Tuğçe ATASOY

Anasayfa’ya Dön